Kelimelerin Kalbinde Bir Gün: Ankara Kelime Müzesi Ziyaretim
Bir şehir düşünün, sokakları tarih kokan, caddelerinde anılar dolaşan… Evet, burası Ankara. Ama bu yazıda size Anıtkabir’den, Hamamönü’nden ya da Kocatepe’den değil, kelimelerin ses verdiği çok özel bir yerden bahsedeceğim: Kelime Müzesi.
İlk duyduğumda “Kelime Müzesi mi?” dedim, “O da ne ola ki?” Meğer gerçekten kelimelerin sergilendiği, onlara dair hikâyelerin anlatıldığı bir yer varmış. Türk Dil Kurumu’nun desteğiyle 2023’te açılmış bu müze, Altındağ ilçesinde yer alıyor. Hani şu eski Ankara evlerinin arasında, geçmişle bugünün iç içe geçtiği sokaklarda…
Kapıdan İçeri Girince…
Mütevazı ama büyüleyici bir kapısı var müzenin. İçeri girer girmez bir sessizlik sarıyor insanı ama öyle ürkütücü bir sessizlik değil bu; sanki harfler fısıldaşıyor, cümleler duvarlardan akıyor. Her odada farklı bir tema var: unutulmuş kelimeler, yeni türetilmiş sözcükler, şive farkları, hatta kelime oyunları. Bazı köşelerde çocuklar için dil atölyeleri bile düzenleniyor. Kelimeyi sadece sözcük olarak değil, kültürün, kimliğin bir parçası olarak anlatıyor müze.
Bir odada “sevda”, “hüzün”, “yaren” gibi eski ama içimizi ısıtan kelimelerin hikâyeleri var. Kimisi halk edebiyatından, kimisi anonim bir türküden çıkıp gelmiş. Başka bir bölümde ise gençlerin sosyal medyada kullandığı yeni türevlerle karşılaşıyorsunuz: “cringe”, “gaslamak”, “delulu” gibi kelimeler Türkçeyle flört halinde.
Sadece Gözle Değil, Kalple de Geziyorsunuz
Müze öyle bir kurguya sahip ki sadece okuyarak değil, duyarak, düşünerek ve hissederek dolaşıyorsunuz. “Kelimenin kokusu olur mu?” diye düşünüyorsunuz mesela, sonra “toprak” kelimesiyle karşılaşıyorsunuz ve içinizden bir bahar yağmuru geçiyor. Zaman zaman duvarlarda yazan notlar sizi gülümsetiyor, kimi zaman boğazınızı düğümlüyor.
Bir köşede ziyaretçilerin kendi kelimelerini yazabildiği bir pano var. Kimisi “anne” yazmış, kimisi “özgürlük”, kimisi sadece bir isim bırakmış ardında. Sessiz ama çok şey anlatan bir alan orası.
Bir Müze Değil, Bir Duygu Alanı
Kelime Müzesi’nden çıktığımda bir müze gezmiş gibi değil, bir dostla uzun bir sohbet etmiş gibi hissettim. Kendime dönüp baktım: Hangi kelimeler bana ait? Hangi sözcüklerde kayboldum, hangilerinde kendimi buldum?
Müzenin Kurucusu Şermin Yaşar Kimdir?
Şermin Yaşar, 1982 yılında Almanya’nın Berlin şehrinde doğmuş, Türk edebiyatının sevilen yazarlarından biridir. Çocukluk yıllarını Türkiye’de geçiren Yaşar, eğitim hayatına burada devam etti. Süleyman Demirel Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun olduktan sonra aynı alanda yüksek lisans yaptı. Kariyerine reklam ajanslarında metin yazarı olarak başlayan Yaşar, bu deneyiminin ardından edebi yazarlığa yöneldi. Sosyal medyada “Oyuncu Anne” takma adıyla tanınan yazar, özellikle çocukların hayal gücünü geliştirmeye yönelik etkinlik ve içerikleriyle dikkat çekti.

Son Söz
Eğer Ankara’ya yolunuz düşerse ve kalabalığın ortasında biraz kendinizle baş başa kalmak isterseniz, bu müzeyi mutlaka ziyaret edin. Müze demeye dilim varmıyor aslında. Orası kelimelerin evi, bizim geçmişimiz, bugünün ruhu, yarının umudu…